بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَإِذَا قَرَأۡنَٰهُ فَٱتَّبِعۡ قُرۡءَانَهُۥ ١٨

Öyleyse biz onu okuduğumuz vakit sen onun kıraatine uy.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا بَيَانَهُۥ ١٩

Sonra onu açıklamak da hakıykat bize âiddir.

– Hasan Basri Çantay

كـَلَّا بَلۡ تُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ ٢٠

Yok yok, siz çarçabuk geçen (bu dünyây) i seversiniz.,

– Hasan Basri Çantay

وَتَذَرُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ ٢١

Âhireti bırakırsınız.

– Hasan Basri Çantay

وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاضِرَةٌ ٢٢

Yüzler (vardır) o gün ter-ü tazedir.

– Hasan Basri Çantay

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٞ ٢٣

Rablerine bakacakdır.

– Hasan Basri Çantay

وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذِۭ بَاسِرَةٞ ٢٤

Yüzler (vardır), o gün burtarıkdır.

– Hasan Basri Çantay

تَظُنُّ أَن يُفۡعَلَ بِهَا فَاقِرَةٞ ٢٥

Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.

– Hasan Basri Çantay

كـَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِيَ ٢٦

Gözünüzü açın, (can) köprücük kemiğine bir dayandığı zaman,

– Hasan Basri Çantay

وَقِيلَ مَنۡۜ رَاقٖ ٢٧

«Tedâvî edebilecek kim?» denildi (denilecek).

– Hasan Basri Çantay

وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلۡفِرَاقُ ٢٨

Ve (can çekişen) hakıykî bir ayrılış olduğunu anladı (anlayacak).

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu